9 Aralık 2018 Pazar

OVERGEARED 6. BÖLÜM

'Şu an sorun kara büyücüler...'

Mevcut seviyem -1, güç ve dayanıklılığım 1 puan. Mengel'in Plaka Zırhı gücüme 5 puan ekliyor ve 6 puan gücüm oluyor. Bütün statlar toplandığında 34 canım oluyor. Öbür tarafa göç etmeden önce birkaçına vurabilirim.

'Kaçsam mı ki?'

Nasolsa görev başarısız olacak. En azından hayatımı kurtarayım. Hayır, hayatta kalmak zorundayım. Biri 24 saat içinde 2 kere ölürse 12 saat oyuna giremez, tek çözüm bu!

"Çıkış yap!"

[Burada çıkış yapamazsınız.]


"Siktir! Bunu tahmin etmiştim!"

Süre sınırlaması olan bir görev sürerken çıkış yapılamayacağı bayağı bilindik bir bilgi. Zorla çıkış yapmanın bir yolu var ama büyük bir cezası olduğundan bunu kullanmak istemiyorum. Çıkış yapmakta başarısız olduktan sonra kaçmanın bir yolunu aradım ama tapınak kale gibi.

Etrafımı saran tarikatçıların sayısı hızla artıyor. Ne kadar düşünürsem düşüneyim kaçmanın hiçbir yolu yok. Kaplumbağa hızındayken hiç umut yok.

"Direkt bodruma koşalım!"

Ben  kaçmak için plan kurarken, Doran bağırdı ve ardından 2 hançer çıkartıp düşmanlara fırlattı. El hareketleri çok hızlıydı.

Pepeok!

"Kuaack!"

Bir tanesi düşmanlardan birinin kalbini delerken diğeri başka bir tanesinin gözüne saplandı. Doran, tarikatçılar ile arasındaki mesafeyi azalttı ve hançerini kaldırdı.

"Açılın."

Boğazları kesilip gri ışığa dönmeden önce bağırmaya bile fırsatları olmadı. Bilgimin eksikliğinden dolayı Yatan takipçilerinin seviyesini bilmiyordum ama tapınak NPC'leri genelde 150 üstü seviyelerde olurlar. Bu tarikatçılar da o civarlarda olmalı.

Doran onları o kadar kolay halletti ki seviyesini tahmin dahi edemedim.

'Acaba o isimli NPC mi?'

Doran'a karşı bakışım değişti. Eğer ona güvenirsem belki de bu görevi tamamlayabilirim. 3,000 altın! 3,600,00 won beni bekliyor! Ve ayrıca Kont'un damatı olma imkanı! Bütün statlarımın 20 artmasını ve güzel bir eşle evlenmeyi hayal ettim! Kendi bölgemin lordu olurum ve oradakilerden yüksek vergiler alabilirim!

'Eğer lord olursam her ay düzenli gelirim olur.'

Heyecan verici!

Doran'a tezahürat yapmaya başladım. "Güzel!' Doran devam et! Sana uzun zamandır hayrandım zaten!"

"Ha? Uzun zamandır mı? Beni ne zaman gördün..."

"Ah! tehlike! Orada! Vücuduna dikkat etmelisin!"

"V-Vücudum...?"

Doran bir yandan benim tavrımın değişmesine şaşırırken diğer yandan önündeki düşmanları katlediyordu. Aralıksız gri ışık çıkıyordu.

'Gerçekten güçlü!'

Doran, sanki vücudunun bir uzantısıymış gibi sayısız gizli bıçağı düşmanlara fırlatıyordu. 2 ay önce bir yayında gördüğüm, suikastçı sınıfının bir numarası 'Old Sword Demon' (Eski Kılıç Şeytanı), Doran'ın yanından çocuk kalırdı.

'Doran, Ashur'dan 3 kat filan daha güçlü değil mi? Onunla arkadaş olup Ashur'u öldürmesini isteyebilirim!'

Yatan takipçileri beni umrusamayıp bütün saldırılarını Doran'a yaptılar. Ama bu çabaları Doran'ı durdurmaya yetmedi. Doran sadece büyü sözleri söyleyen kişilere saldırıp onların büyülerini iptal ediyordu.

Büyülerini tamamlamayan kara büyücüler hiçbir işe yaramazlar.

"Harika! Gerçekten harikasın! Doran, sen benim yeni tanrımsın!" 

Bir büyücünün, büyü sözlerini söylediğini duyup bakışımı çevirdiğim an, boynu Doran tarafından çoktan kesilmiş oluyordu.

En iyisi! NPC'nin gücüne güvnerek bu görevi başarabilirim! Gerçekten harika bir görev! Birkaç dakika önce görevi reddetmeye çalışmam çok acınası göründü gözüme!

Arada bir durduğu için yavaş hızımla Doran'ı takip edebiliyordum.

"Beni mi bekliyorsun? Ne nazikçe. Hehe."

Doran etrafa endişeli bir yüz ifadesiyle bakıyordu. "Bu herifler kafalarını kullanmaya başladılar."

"He?"

Doran gibi etrafa bakmaya başladım ve kara büyücülerin aynı anda büyü yapmaya başladıklarını gördüm.

"Yer altındaki kutsanmış ruhlar."

"Kininizi ve öfkenizi dşmanları tuzağa düşürmek için kullanın."

"Korkuya kapılanların bacakları hareket etmesin."

"Zihinleri çöksün ve iradelerini kaybetsinler."

"Ruhu olmayan oyuncaklara dönsünler!"

Büyü yapan büyücüler Doran tarafından durduruluyordu. Ama bu grup sözleri aralarında paylaşıyorlar. Sözler birleşip büyüyü gerçekleştirecekler.

"Hazırlan."

Doran'ın yakasını tutup, "Hazırlan mı? Bir şey yapmalısın!"

"Çok geç."

"Kahretsin!"

Kuoooohh!!

Doran'ın yüzünden, hat şeklinde kan çıktı ve karanlık enerji, sis gibi Doran'ın etrafını sardı.

"H-Hayır! Eğer ölürsen ben biterim!"

Doran'la aynı bottaydım ve kürekçi Doran'dı. Eğer Doran ölürse görevi tamamlamam imkansız olur.

"Öhö öhö!"

Öksüren Doran'a bağırıp küfrettim, "Siktir! Madem böyle olacaktı neden başta bana umut verdin!" (çn: Bu söz tanıdık geldi.)

O anda, Doran'ın taktığı yüzüklerden birindne yeşil bir ışık çıkıp doranın etrafını sardı. Ardından baktığımda Doran'ın yaraları iyileşmişti.

'N-Ne?'

Doran şaşıran büyücülere saldırdı.

"Bu yüzük özeldir. Giyen kişiyi lanetlerden ve zehirlerden korur, ama koruması mükemmel değil. Bekleme süresi var, onun için mümkün olduğunca büyülerden kaçmam lazım."

"Evet, gerçekten! Harika Doran'ın demek böyle bir yüzüğü bile var!"

Yüzük kesinlikle Epic veya daha yüksek bir seviye. Onu almanın bir yolu var mı? Ben bunları düşünürken Doran düşmanları katletmeye devam etti. Birkaç büyüden kaçamadı ama yine de yolu açmayı başardı. 

Doran bodruma giden merdivenlerden inmeye başladı.

"Hadi gel!"

"Tamamdır!"

Enerji cevabıma rağmen merdivenlerden yavaş yavaş indim. Kara büyücüler arkamızdan büyü yapmaya çalıştılar ama Doran sesleri duyar duymaz onlara hançer fırlattı. 

"Genç hanımefendi!"

Doran ve ben sonunda karanlık bodrum katına varabildik. Doran, bodrumun ortasında adak taşına bağlı güzel kadını gördü ve ona doğru koştu. Ama yolunu engelleyen bir kalabalık vardı. Düzinelerce kara büyücü.

Onlara güldüm. "Şu rezil piçler! Rakibimiz olamaları için daha fazla adam toplamalılar! Şimdi, Doran! Onlardan kurtul!"

"Tabii ki!"

Doran kafasıyla onayladı ve hançerini kaldırdı. Doran yorgun olabilir ama düşmanların sayısı çok az. Büyücülerin gri ışığa dönüşeceğini düşünüp heyecanlandım. Görev tamamlama penceresini görür gibiyim.

"3,600,00 won ve Kont'un damatlığı, bekle geliyorum!"

Tatatang!

"...Eh?"

Sonuç beklenmedik. Doran'ın fırlattığı gizli hançerler durdu ve yere düştü. Doran'ın ilerleyişi de durdu.

"Kalkan mı?"

Kara büyücüler savunma büyüsü kullanamazlar. Ancak 3. sınıf ilerlemesine ulaşanlar kullanabilir. Ben bunları düşünürken genç bir kadın büyücülerin arasından öne çıktı. En kusursuz güzelliğe sahip bir kadın. Eşsiz güzelliği, güzel soylu kadını gölgede bıraktı.

Her nasılsa tanıdık geliyor? İsmine baktım ve şok geçirdim.

'Kan Cadısı!!'

Kan Cadısı. ID: Yura.

Kara büyücü sıralamasında 1., genel sıralamada 5. olan Koreli oyuncu. Güzelliği ve eşsiz yetenekleri sayesinde sık sık TV'de görünürdü. Neden burada?

Yura bana baktı ve elini gerdi. "Üzgünüm, ama kurbanı almanıza izin veremem."

Peeng!

Kırmızı, alevlerden oluşan bir kılıç Yura'nın elinden çıktı. Hızı nefes kesiciydi.Falza saldırı büyüsü olmayan, normal kara büyücülere karşın o, saldırı büyülerinin içind eyüzüyordu.

'Buraya kadar ölmek için mi geldim?'

[Ölümcül darbe aldınız!]

[Efsaneler kolay ölmez. 5 saniye boyunca canınız minimum değerden aşağıya düşmeyecek.]

1 can puanım kaldı. Bunu unutmuştum ama ünvanımın özelliği sayesinde geçici olarak ölümsüz oluyordum. Yura, onun büyüsüne rağmen hayatta kaldığıma şaşırdı.

"Bu kesinlikle kritik vuruştu... Ekipmanına bakarsak 80 seviye civarısın. Nasıl oluyor da bu saldırımdan sonra iyi olabiliyorsun?"

Doran'ın karşı saldırısına hazırlanmak için kara büyücülerin arkasına geçerken bana soru sordu. TV'de her zaman sakin bir gülümseme takınırdı,  yani büyük ihtimal onun şaşırmış ifadesini gören tek kişiydim.

İleriye atıldım ve Doran'a bağırdım, "Çabuk! 5 saniye içinde bitirelim! Onların saldırılarını engellemek için vücudumu kullanacağım, bu sırada onları öldür! Sana inanıyorum Doran! Yeni tanrım!"

Yura dahil bütün kara büyücülerin büyüleri benim hedefledi. Bunun anlamı Doran rahatlıkla hareket edebilirdi. Durum en iyi şekilde ilerliyordu.

'Evet, bana vurun! Ne kadar vurursanız vurun ölmeyeceğim!'

Bu gün, normal oyunuların top-rankerlara direndiği gün olarak tarihe yazılacak.

Bütün lanet ve saldırı büyüleri bana isabet ederken Yura ile aramdaki mesafeyi daralttım, bu sırada Doran, açtığım yoldan beni takip edip bütün kara büyücüleri halletti. Ardından dıran sırtıma çıktı ve Yura'ya doğru atıldı.

Yura şaşırmış olmasına rağmen saldırıyı engelledi. Diğer yandan Doran hızını arttırdı.

'Kazanabiliriz!'

Ama Doran az önce benim sırtıma mı bastı?

[Öldünüz.]

"....?"

Eh? Eeeeh? Durumu kabul etmek istemedim ama gerçek acı verici. Yeni bir bildirim penceresi çıktı ve görüşüm griye dönmeye başladı.

[Görev Başarısız oldu.]

[Seviyeniz 2 düştü.]

[Şu an -3 seviyesiniz.]

[24 saat içinde 2 defa öldüğünüz için 12 sat boyunca oyuna bağlanamazsınız.]

Ha, her nasıl olduysa durum yine aynı oldu. Bakışım savaşan Doran'a döndü... Hayır, gördüğüm son şey kahrolası Kan Cadısı'ydı.

2 yorum: